Aksiyel iskelet, vücut iskeletinin kafatası, yüz kemikleri, omurga, sternum olarak da bilinen göğüs kemiği ve kaburgalardan oluşan bölümüdür. Aksiyel iskelet, yaklaşık 80 kemikten oluşmakta ve dört ana bölümde incelenmektedir. Bu bölümler, baş iskeleti kemikleri, hiyoid kemik, omurga kemikleri ve thorax kemikleridir. Baş İskeleti KemikleriBaş iskeleti kemikleri, kafatası ve yüz kemikleri olarak iki kısma ayrılır. Oksipital kemik, kafatasının alt ve arka kısmında; sphenoid kemik, kafatasının tabanında; etmoid kemik, sphenoid kemiğin önünde ve frontal kemiğin arkasında; frontal kemik, kafatasının ön yüzünde ve göz yuvarlarının hemen üstünde; geniş yüzeyli bir çift kemik olan parietal kemik, kafa boşluğunun yan bölümlerinde; temporal kemik ise parietal, sphenoid ve oksipital kemiklerin arasında yer alır. Genellikle yassı kemiklerden oluşur. Doğum sırasında ince, yumuşak ve birbiriyle kaynaşmamış durumdadır. Doğumdan sonraki iki yıl içinde sertleşir. Baş iskeletinde genelde oynar eklem bulunmaz fakat alt çene kemiği şakak kemiğine oynar eklemle bağlıdır. Hiyoid KemikHiyoid kemik, alt çenenin alt arkasında bulunan ve dilin kafatasına sabitlenmesini sağlayan kemiktir. Başka herhangi bir kemikle eklem yapmaz. U harfi şeklindedir ve üzerine yapışan kaslar ile dilin hareketini sağlar. Omurga KemikleriOmurga, 33 adet omur kemiği ile 24 adet diskten oluşur ve yaklaşık 72-75 cm uzunluğundadır. Merkezi sinir sistemi yapısına ev sahipliği eder. Yenidoğanda iç bükey yapıya sahipken yaş ilerledikçe 'S' şeklini alır. Erişkinlerde bulunan bu fizyolojik eğriliklere lordoz ve kifoz denilir. Lordoz, bebeğin başını dik tutmaya başlaması ile oluşmaya başlarken, kifoz bebeğin ayağa kalkması ve yürümeye başlaması ile oluşur. Thorax KemikleriThorax kemikleri, göğüs kafesi kemikleri olarak da bilinir. Solunum sırasında göğüs kafesinin kolayca boyut değiştirmesine olanak sağlayan eklem ve kıkırdaklardan oluşur. Göğüs kemikleri, yanlarda yer alan 12 çift kaburga ve bunları birbirine bağlayan 12 adet göğüs omurundan oluşur. Aksiyel İskeletin FonksiyonlarıAksiyel iskelet, vücudun merkezi eksenini oluşturur ve birçok önemli işlevi yerine getirir. Bu işlevler arasında merkezi sinir sistemini koruma, vücuda destek sağlama, vücut hareketlerine katkıda bulunma ve hayati organları koruma yer alır. Merkezi Sinir Sistemini KorumaKafatası, beyni korurken, omurga da omuriliği korur. Bu yapılar, sinir sisteminin hassas yapılarını dış etkenlerden koruyarak hayatta kalmamızı sağlar. Vücuda Destek SağlamaAksiyel iskelet, vücudun dik durmasını ve düzgün bir postür sağlamasını mümkün kılar. Omurga, bu destek işlevinin ana unsurudur. Vücut Hareketlerine Katkıda BulunmaAksiyel iskelet, kasların bağlanma noktalarını sağlar ve böylece vücut hareketlerine katkıda bulunur. Özellikle omurga, çeşitli hareketlerin yapılabilmesini sağlar. Hayati Organları KorumaThorax kemikleri, kalp ve akciğerler gibi hayati organları korur. Bu koruma, organların dış etkenlerden zarar görmesini engeller. Ek BilgilerAksiyel iskeletin sağlığı, genel sağlık için kritik öneme sahiptir. Düzenli egzersiz, doğru beslenme ve ergonomik duruş alışkanlıkları, aksiyel iskeletin sağlığını korumada önemli rol oynar. SonuçAksiyel iskelet, vücudun merkezi yapısını oluşturan ve birçok hayati fonksiyonu yerine getiren karmaşık bir yapıdır. Baş iskeleti kemikleri, hiyoid kemik, omurga kemikleri ve thorax kemiklerinden oluşan bu yapı, vücudun desteklenmesi, merkezi sinir sisteminin korunması, hayati organların korunması ve hareketlerin sağlanması gibi kritik işlevlere sahiptir. Sağlıklı bir aksiyel iskelet, genel sağlığın korunmasında temel bir rol oynar. |
Aksiyel iskeletin merkezi sinir sistemini koruduğunu ve vücuda destek sağladığını öğrenmiştim ama doğum sırasında baş iskeletinin yumuşak ve kaynaşmamış olması hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? Bu durum bebek sağlığı için nasıl bir avantaj sağlar?
Cevap yazSemiullah Bey,
Doğum sırasında baş iskeletinin yumuşak ve kaynaşmamış olması, bebek sağlığı için önemli bir avantaj sunar. Baş iskeleti, yani kranium, henüz tam olarak kaynamamış olan fontaneller (bııkık) sayesinde esneklik kazanır. Bu esneklik, doğum kanalından geçerken başın şekil değiştirmesine ve sıkışmaya dayanıklı olmasına olanak tanır. Bu şekilde beyin ve diğer hayati organlar zarar görmeden doğum gerçekleştirilebilir. Ayrıca, bu esneklik beyin büyümesinin devam ettiği ilk yıllarda beyine genişleme alanı sağlar. Bu durum, beyin gelişimini destekler ve sağlıklı bir büyüme ortamı yaratır.