Kemik Zarı, kemikleri kaplayan beyazımsı ve sedef renginde olan bu zar, diğer adı periost olan bu zar; kemiğin enlemesine büyümesini sağlar. Ayrıca kemik kırıldığında kemiği onaran bu zardır ve son olarak kemiğin besin ihtiyacını karşılar. Kemik zarı görevini yerine getiremezse kemiklerin enine büyümesi gerçekleşmez, kırılan kemikler iyileşemez, kemikler beslenemez ve buna bağlı olarak kemik gelişiminde bozukluklar görülür.
Kemik Zarının Görevleri Nelerdir?
Vücudumuzda bulunan tüm kemikler sedef renginde ya da beyazımsı renkte bir zar ile çevrilmekte olup, bu zarın kemik gelişimi ve sağlığı açısından mühim görevleri bulunmaktadır. Kemikler sağlıklı olması ve yeterli düzeyde gelişmesi için kemik zarının görevini yerine getirmesi ve hiçbir şekilde görevinde aksama husule gelmemesi gerekir. Aksi duruda kemiklerle ilgili ciddi sağlık problemleri gelişmektedir.
Kemik zarı yani tıp dilinde periost bu zarın görevi, kemiklerin enlemesine doğru kalınlaşmasını ve kemiğin beslenmesini sağlamaktadır. Kemik, ihtiyaç duyduğu besin maddeleri kemik zarı sayesinde bünyesine hapseder. Eğer ki kemiklerde kırılma söz konusu olursa, kemik zarı hemen devreye girer ve onarımı başlatır.
Kırmızı ilik (Veya miyeloid ilik), süngerimsi kemikte bulunur. Alyuvar, akyuvar ve trombositler
Kemik iliği, kemiğin içinde bulunan ve çocuklarda kırmızı, erişkinlerde sarı renkte olan bir dokudur.
Kemik iliğinde bulunan maddelerin bazıları normal olarak kana geçmez. İlikte meydana gelen ve yapılan birçok maddeler de kana geçer. Bunlar alyuvarlarla çok parçalı çekirdekli akyuvarlardır. Buna göre kanın durumunu, sürekliliğini, tamamlanmasını ilik sağlar. Yetişkinlerde de yer bulunan kırmızı ilik kan yapıcı olarak görev yapar. Sarı ilik ise kan yapıcı güce sahip değildir.
Kemik dokusunun yol yol lifler halinde uzaması kemiklere sağlamlık, belirli yönlerde gelen kuvvet ve ağırlıklara karşı dayanma gücü verir.
Nedenleri, Bakteriler kemiğe, cerrahi girişim sırasında ya da açık kırığın (Kemiğin kırık ucundan dışarı çıktığı durum) bir komplikasyonu olarak yerleşebilir. Ancak iltihap başka bir yerden, kan yoluyla da gelebilir. Bu yol, \"hematojen yayılma\" olarak bilinir ve kemik iliği yüzde 90'ından sorumludur.
Kemik iliği iltihaplarının çoğunun etkeni stafilokok türü bakterilerdir. Bu bakteriler çıban ya da apse gibi deri enfeksiyonlarından kanla kemiğe taşınırlar. Daha ender rastlanan bakterilerse, yeni doğan bebekler ya da lösemi gibi bir kan hastalığı olan, enfeksiyonlara dayanıksız kişilerde kemik iliği iltihabına neden olabilirler.
Belirtileri, İlk belirtiler, etkilenen bölgede ağrı, şişlik ve irin oluşumudur. Ancak kemik sert bir yapı olduğundan, şişlik içinde kalır. İrin oluşumu kemikte apansız basınç artışı yaratarak çok çabuk, bazen bir gecede ortaya çıkan şiddetli ağrıya neden olur. Bazen de kusma görülür ama her zaman ateş vardır.
Enfeksiyon, uzun kemiklerin, diz ve dirsek çevresi gibi büyüyen uçlarını etkiler. Bunun nedeni, oralardaki atardamarların toplardamarlara açılmamasıdır. (Bunlara 'end-arter' denir). Oraya kadar gelen bakteri kemiğe takılıp kalır. Kemik iltihabı yerleştiğinde, irinin oluşturduğu basınç kan akışını engeller ve kemiğin bazı bölümleri ölür. Zamanla irin deriyle açılarak boşalabilir.
Tedavisi, Tedavisinde yatak istirahati birinci şarttır. İkincisi iltihaplı kemiğin bir üst ve alt mafsalını içine alacak şekilde alçıya alınmasıdır. Hastalığın gidişini takip edebilmek için alçıya bir pencere açılır. Üçüncü şart ise yüksek doz antibiyotik vermektir. Bu genellikle penisilindir. Hastanın durumunda birkaç gün içinde bir düzelme olmazsa antibiyotik değiştirilir.
Tedavinin Önemi, Antibiyotikler bulunmadan önce kemik iliği iltihabı yüzde 50 oranında ölümle sonuçlanmaktaydı. Bunun nedeni, iltihabın kan yoluyla yayılarak, akciğer gibi öteki organları da etkilemesiydi. Günümüzdeki tek tehlike, kronik kemik iliği iltihabının oluşmasıdır. Bu durumda iltihap, şişlik ve irinle sürer, kemik zayıf düşer ve enfeksiyon zaman zaman akut biçimi alır.
Verem bakterileri de kemiğe gelerek iltihap oluşturabilirler. Genellikle akciğerlerden doğrudan omur kemiklerine yayılırlar. Bu iltihap yavaş ilerler ama kemiği aşındırır, geriye yalnızca diskler, yani omurlar arasındaki bağ dokusu kalır. Kemikler hasara uğradıkça beden ağırlığını taşıyamaz hale gelirler ve omurga bükülerek, kamburluğa neden olur. Sırtta oluşan bu belirgin eğriliğe \"kifoz\" denir. Verem enfeksiyonu tanısı röntgen incelemesiyle konulabilir.---
Tedavide kullanılan Şifalı Bitkiler
Koyunkıran otu
Öküzgötü otu
Sarımsak
Ceviz yaprağı
Bal
Şeker
Hazırlanış ve Kullanım Reçetesi
Koyunkıran otu tuzlu suda haşlanır. Süzüldükten sonra su ile oturak banyosu yapılır. Kalan posa ile tatlandırılarak günde bir çorba kaşığı yenir.
Öküzgötü otundan elde edilen tentürden birkaç damla kesme şekerin üzerine damlatılarak yenir.
Sarımsak yağı, ile vücuda masaj yapılır.
Ceviz yaprakları suda kaynatılır. Elde edilen sıvı toprakla karıştırılarak çamur kıvamına getirilir. Hazırlanan bu çamur kemik üzerine sarılır.
Kemik zarı iltihabına karşı en hızlı bitkisel tedavisi, bal ve şeker karıştırılarak en iyi bitkisel tedavisidir.